• Maslak Mah. Bilim Sk. No:5/A Sun Plaza K:13 Sarıyer/İstanbul

SANAT ESERLERİ

  Eserin Kapsamı

  Toplumca da bilindiği üzere eser, sahibinin kendi emeğiyle; edebiyat, müzik veya güzel sanatlar alanında meydana getirdiği ürünlerdir. Eserin bu kapsama girebilmesi için; içeriği, yapıldığı malzeme, aktarmak istediği düşünce, ne zaman, kim tarafından var edildiği ve bu gibi özelliklerin herhangi bir önemi yoktur. Edabiyat, müzik gibi alanlarında verilen eserler; sahibinin özelliklerini taşıyan herhangi bir düşünce olabilir, maddi olmak zorunda değildir. Görüldüğü üzere eser somut ve soyut olabilir. Kişinin yaratıcılığıyla ortaya çıkan eser, yalnızca onun tarafından var edilmiş ve ona özgü olmalıdır.

5846 sayılı FSEK madde 1/B hükmünde eserin tanımı yapılmıştır. Buna göre eser; sahibinin kişisel özelliklerini taşıyan, ilmi, edebi, musiki alanlarda yahut güzel sanatlar ve sinema alanlarında bulunan her türlü fikri ve sanatsal ürünlere denir. Kanun maddesi ışığında da söylemek gerekir ki kişinin özelliğini taşıyan, belirli alanlarda ortaya çıkaralabilen maddi manevi ürün, eserdir. Bir eserin sahibi onu meydana getirendir. Kişisel özellikleri, kendi iç dünyası, yetenek ve yetkinlikleriyle eseri yaratan kişi ise eser sahibidir. Eserin kapsamını anlamak için mutlaka eser sahibine de değinmak gerekir.

Medeni Kanun’da düzenlenen kişilik haklarının bir uzantısı gibi düşünebileceğimiz Fikri Sınai Mülkiyet Hukuku; eserin tanımını, haklardan kimlerin yararlanıp yararlanamayacağını ve bu hakların ihlaline yönelik hukuki ve cezai yaptırımlarını düzenlemiştir.

Eserler, kendi kapsamında yorumlanabilmesi ve hak ihlali durumunda korunabilmesi için belirli çeşitlendirmelere tabi tutulmuşlardır. FSEK madde 2’den, madde 7 de dahil olmak üzere bu çeşitler sayılmış ve örneklendirilmiştir.

Fikir ve sanat eserlerinin çeşitleri:

  • İlim ve edebiyat eserleri
  • Musiki eserler
  • Güzel sanat eserleri
  • Sinema eserleri
  • Işlenmeler ve derlenmeler
  • Alenileşmiş ve yayımlanmış eserler

Bizim burada üzerinde durmak istediğimiz eser çeşidi ise güzel sanat eserlerinden olan resim çeşitleri olacaktır. FSEK madde 4 hükmünde güzel sanat eserlerinin tanımı yapılmıştır. Buna göre; güzel sanat eserleri, estetik değere sahip olan; yağlı ve suluboya tablolar; her türlü resimler, desenler, pasteller, gravürler, güzel yazılar ve tezhipler, kazıma, oyma, kakma veya benzeri usullerle maden, taş, ağaç veya diğer maddelerle çizilen veya tespit edilen eserler, kaligrafi, serigrafi, heykeller, kabartmalar ve oymalar, mimarlık eserleri, el işleri ve küçük sanat eserleri, minyatürler ve süsleme sanatı ürünleri ile tekstil, moda tasarımları, fotoğrafik eserler ve slaytlar,  grafik eserler, karikatür eserleri, her türlü tiplemelerdir.

 

Eser Sahibinin Hakları

Eser sahibinin, eseri üzerinde mali ve manevi hakları vardır. Bu haklar eserin bütününe ve parçalarına tabiidir.  Fikri haklar, sınai haklar gibi Sicile kaydedilerek doğmaz ancak mesleki birlikler haricinde Kültür ve Turizm Bakanlığı nezdinde tescil edilebilir. Bu tescil kurucu değil, yalnızca hak sahipliği açısından ispata yöneliktir. Eser sahibi manevi haklarından vazgeçemez. FSEK madde 14-17 arasında düzenlenen manevi haklar; umama arz edilme durumu, yayımlanma zamanı ve tarzı tamamen eser sahibi tarafından belirlenir. Tamamı veya esaslı bir kısmı umama arz edilmemiş olan eserin kaderini yalnızca eser sahibi tayin eder. Eserin umuma arzedilmesi veya yayımlanma tarzı, sahibinin şeref ve itibarını zedeleyecek mahiyette ise eser sahibi, başkasına yazılı izin vermiş olsa bile eserin gerek aslının gerek işlenmiş şeklinin umuma tanıtılmasını veya yayımlanmasını menedebilir. Menetme yetkisinden sözleşme ile vazgeçmek hükümsüzdür. Diğer tarafın tazminat hakkı saklıdır. Bu durumda eserin yayımlanmasında adın belirlenmesi veya adsız olarak yayımlanması konusunda eser sahibinin kararıyla gerçekleşir. Eserde veya eser sahibinin adında değişiklik yapmak, kısaltma veya ekleme yapmak; eser sahibinin izni olmadıkça yapılamaz fakat kanunun veya eser sahibinin izniyle eserde; değişiklik, çoğaltma yapan, yayımlayan, temsil eden kişi bahsi geçen eylemleri eser sahibinin özel olarak izni olmasa da gerçekleştirebilir. Ancak burada altını çizmek gerekir ki eser sahibi, kayıtsız şartsız izniyle bu işlemleri yapabilen kişilerin işlemlerinin bile şeref ve itibarını zedeleyen veya eserin mahiyet ve hususiyetlerini bozan her türlü değiştirilmeleri menedebilir. Menetme yetkisinden bu hususta sözleşme yapılmış olsa bile vazgeçmek hükümsüzdür.

Eserin cisimlendiği eşya mülkiyetinin başkasına ait olması halinde, eşya malikine “aslin maliki” denilmektedir. 5846 sayılı FSEK.muzun 17. maddesi eser sahibi ile eserin cisimlendiği eşyanın sahibini birbirinden farklı olması halinde eser sahibinin eşya sahibine karşı haklarını “Eser sahibinin zilyet ve maliklere karşı hakları” ifadesi ile ortaya koymaya çalışmıştır. Eser sahibi eserinin ticaret alanındaki yeridir. (Örneğin, bir heykeltraşın yarattığı heykelde mermeri temin ettiği yer.) Aslın maliki bu durumda eser sahibiyle yapmış olduğu sözleşme şartlarına göre hareket edebilir ve eser üzerinde istediği gibi tasarrufta bulunamaz. Aslın maliki eseri bozamaz, değiştiremez ve yok edemez. Eser sahibi ve aslın maliki arasındaki sözleşmeye ragmen eğer ki eser tek ve özgün ise, eser sahibi çalışma ve sergilerde kullanmak amacıyla koruma şartlarını sağlayarak eseri iade isteyebilir.

Mali hakları kullanma yetkisi münhasıran eser sahibine aittir. Koruma süresinin bitiminden itibaren herkes, eser sahibine tanınan mali haklardan faydalanabilir. Aralarındaki özel sözleşmeden veya işin mahiyeti gerektirmedikçe ortaya çıkarılan eser bunları çalıştıran veya tayin edenlerce kullanılır. Eserin yapımcısı veya yayımcısı, ancak eserin sahibi ile yapacağı sözleşmeye göre mali hakları kullanabilir. Umuma arz edilip edilmeyeceği hakkının ve adın belirlenmesi yetkisini; kullanılış tarzlarını tesbit etmemişse yahut bu hususu her hangi bir kimseye bırakmamışsa bu yetkilerin ölümünden sonra kullanılması, vasiyeti tenfiz memuruna; bu tayin edilmemişse sırasıyla sağ kalan eşi ile çocuklarına ve mansup mirasçılarına, ana – babasına, kardeşlerine aittir fakat eserde veya eser sahibinin adında kısaltmalar, ekleme ve başka değişiklikler yapamazlar.  Ancak eser sahibinin ölümünden itibaren yetmiş yıl kendi namlarına kullanabilirler. Kullanabilecekleri bu haklar; umuma arz edilme durumu, adın belirlenmesi ve eserde veya eser sahibinin adındaki değişiklikleri yukarıda saydığımız (vasiyeti tenfiz memuruna; bu tayin edilmemişse sırasıyla sağ kalan eşi ile çocuklarına ve mansup mirasçılarına, ana – babasına, kardeşleri) kişiler yapabilir. Eser sahibi veya yetkilendirilen kişiler yetkilerini kullanmazlarsa, eser sahibinden veya halefinden mali bir hak iktisap eden kimse meşru bir menfaati bulunduğunu ispat şartıyla saydığımız üç hakkı da kendi namına kullanabilirler. Birden fazla olup karar alamadıkları anlaşıldığında, mahkeme eser sahibininin muhtemel isteğine uygun bir şekilde basit yargılama usulüyle uyuşmazlığı nihayete erdirir.

Umuma arzı henüz yapılmamış bir eserden faydalanma hakkı, ne olursa olsun eser sahibine aittir. Alenileşmiş bir eserden eser sahibine özel olarak tanınan faydalanma hakkı, Kanunda mali hak olarak gösterilenlerden ibarettir. Kanunda mali hak olarak gösterilenleri açmak gerekirse; bunlardan ilki işleme hakkıdır. İşleme hakkı, özel olarak eser sahibine aittir. Ikinci olarak, eserin aslını veya kopyalarını, herhangi bir şekil veya yöntemle, tamamen veya kısmen, doğrudan veya dolaylı, geçici veya sürekli olarak çoğaltma hakkı münhasıran eser sahibine aittir. Buna örnek olarak, herhangi bir ses veya görününün bilinen bir araca kaydedilmesini verebiliriz. Kanundaki mali haklardan bir diğeri ise yayma hakkıdır. Bir eserin aslını veya çoğaltılmış nüshalarını, kiralamak, ödünç vermek, satışa çıkarmak veya diğer yollarla dağıtmak hakkı münhasıran eser sahibine aittir. Sayılan durumlarla eserin yayılması, eser sahibinin çoğaltma hakkına zarar verecek şekilde, eserin yaygın kopyalanmasına yol açamaz. Dördünce hak ise temsil hakkıdır. Temsile konu olan eserin, doğrudan doğruya yahut işaret, ses veya resim nakline yarıyan aletlerle umumi mahallerde okumak, çalmak, oynamak ve göstermek yetkisi yalnızca eser sahibine aittir. Kanunda düzenlenen son mali hak ise İşaret, ses ve/veya görüntü nakline yarayan araçlarla umuma iletim hakkıdır. Eserin aslını veya kopyasını radyo, televizyon, dijital iletim gibi alanlarda yayımlanmasına ancak eser sahibi izin verebilir.

 

Koruma Süreleri

Eser sahibine tanınan mali haklar süreyle sınırlandırılmıştır ve bu süreler eserin alenileşmesiyle birlikte başlar. Bu süre, eserin aleniyete kavuştuğu gün veya alenileşmiş sayıldığı yıldan sonraki senenin ilk gününden itibaren hesaplanır. Eser sahibinin ölümünden itibaren başlıyan sürelerin hesabında, eser sahibinin öldüğü seneyi takip eden yılın ilk günü başlangıç tarihi sayılır. Birlikte eser sahipli yapıldığı durumlarda, en son sağ kalan kişinin ölüm tarihinden sonra süre başlar.

Koruma süresi eser sahibi yaşadığı sürede ve ölümünden sonra 70 yıl devam etmektedir. Birlikte sahiplik yapıldığı durumlarda yukarıda bahsettiğimiz üzere; son sağ kalan sahibin ölümü esas alınır ve 70 yıl daha koruma sağlanır.

Adın belirtilmediği durumlarda; eser aleniyet kazandıktan sonra 70 yıl devam edmektedir.

İlk eser sahibi tüzel kişi ise, koruma süresi aleniyet tarihinden itibaren 70 yıldır.

Fikri haklar; kamu yararı, genel menfaatler (mevzuat ve iiçtihat, nutuklar, eğitim öğretim amaçlı kullanma, bilimsel amaçlı iktibas, gazete ve haber içerikleri), özel menfaatler (şahsi kullanım, açık alanlardaki güzel sanat eserleri) gibi hallerde kısıtlanabilir.

 

Haklar Üzerinde Tasarruf

Eser sahibi maddi ve manevi haklara sahiptir fakat kişi, manevi haklar üzerinde tasarrufta bulunamaz, devremez veya vazgeçemez. Maddi haklar üzerinde tasarruf mümkündür.

Tasarrufa söz konusu olabilecek mali haklar:

  • Asli iktisap (eser sahibi veya mirasçılarından devir veya ruhsat ile alınması)
  • Devren iktisap (eser sahibi veya mirasçılarından mali bir hakkı iktisap eden kişinin bu hakkını devretmesi)
  • Sözleşmeler:
  1. Mali haklara yönelik sözleşmeler, eser vücuda getirilmeden önce yapılmış olsa dahi geçerlidir. Eser sahibinin vücuda getireceği eserlerin bütününe veya bir kısmına yönelik olarak gelişen değişimler taraflardan her biri için, ihbar tarihinden bir yıl sonra hüküm ifade etmek üzere feshedebilir.
  2. Eser tamamlanmadan önce, eser sahibi ölür veya tamamlama kabiliyetini yitirirse, ya da eserin tamamlanması imkansız hale gelirse taahhütler kendiliğinden geçersiz olur. Diğer tarafın iflas etmesi, sözleşme uyarınca devraldığı mali hakları kullanmaktan aciz duruma düşmesi ya da kusur olmadan kullanmanın imkansız hale gelmesi hallerinden de aynı hüküm geçerliliğini korur.
  3. Sözleşme ve tasarrufların yazılı olması ve konuların ayrı ayrı gösterilmesi gerekir.
  4. Mali hakkı kullanma ruhsatı veya yetkisi olmayan kişiden iktisap eden, iyi niyetli olsa bile koruma görmez. Yetkisi bulunmayan fakat mali hakkı bir başkasına devreden veya kullanma ruhsatı veren kimse; yetkisinin olmadığını diğer tarafın bildiğini ya da bilmesi gerektiğini ispat etmedikçe tasarrufun hükümsüz kalmasından doğan zararı tazminiyle yükümlüdür.
  5. Mali hak veya ruhsar iktisap eden kimse, kararlaştırılan süre içinde ve eğer bir süre tayin edilmemişse münasip bir süre içerisinde hak ve yetkilerini gerektiği gibi faydalanmaz ve bu yüzden eser sahibinin menfaatleri zedelenirse, eser sahibi sözleşmeden cayabilir. Cayma hakkını kullanmak isteyen eser sahibi, noter vasitasıyla diğer tarafa uygun bir mehil vermek (bildirmek) zorundadır. Fakat, hakkın kullanması iktisap eden için imkansız olur veya tarafından reddedilir ya da mehil verilmesi eser sahibinin menfaatlerini tehlikeye düşer ise mehil vermeye gerek yoktur. Cayma ihbarının tebliğinden itibaren 4 hafta içerisinde caymaya karşı itiraz davası açılabilir.
  6. Eseri birlikte vücuda getirenlerden biri, eserin tamamlanmasından veya alenileşmesinden önce ölürse hissesi, diğerleri arasında taksim edilir. Bu kişiler ölenin mirasçılarına münasip bir bedel ödemekle yükümlüdürler. Uzlaşılamazsa, miktarı mahkeme belirler. Eseri birlikte vücuda getirenlerden biri, eser alenileştikten sonra ölürse diğerleri, ölenin mirasçılarıyla birliği devam ettirmekte serbesttirler.
  • Vazgeçme (önceden olan tasarruflarını ihlal etmemek şartıyla, bir resmi senet tanzimi ve bu hususun Resmi Gazete’de ilanı suretiyle vazgeçebilirler)
  • Haciz ve rehin
  • Miras

 

Haklara Tecavüz Halinde Açılabilecek Hukuk Davaları

1.Tecavüzün Ref’i Davası:Manevi ve mali hakları tecavüze uğrayan kimse tecavüz edene karşı tecavüzun ref’i davası açabilir. FSEK Madde 66, “…Tecavüz, hizmetlerini ifa ettikleri sırada bir işletmenin temsilcisi veya müstahdemleri tarafından yapılmışsa işletme sahibi hakkında da dava açılabilir.”

Tecavüz edenin veya ikinci fıkrada yazılı kimselerin kusuru şart değildir. Mahkeme, eser sahibinin manevi ve mali haklarını, tecavüzün şümulünu, kusurun olup olmadığını, varsa ağırlığını ve tecavüzün ref’i halinde tecavüz edenin düçar olması muhtemel zararları takdir ederek halin icabına göre tecavüzün ref’i için lüzumlu göreceği tedbirlerin tatbikına karar verir.”

Manevi haklara tecavüz halinde FSEK Madde 67 hükmünde, henüz alenileşmemiş bir eser, sahibinin rızası olmaksızın veya arzusuna aykırı olarak umuma arzedildiği takdirde tecavüzün ref’i davası, ancak umuma arz keyfiyetinin çoğaltılmış nüshaların yayımlanması suretiyle vakı olması halinde açılabilir. Aynı hüküm, esere, sahibinin arzusuna aykırı olarak adının konulduğu hallerde de caridir. Eser üzerinde sahibinin adı hiç konulmamış veya yanlış konulmuş yahut konulan ad iltibasa meydan verecek mahiyette olupta eser sahibi 15 inci maddede zikredilen tesbit davasından başka tecavüzün ref’ini talep etmişse, tecavüz eden gerek aslına, gerek tedavülde bulunan çoğaltılmış nüshalar üzerine eser sahibinin adını derç etmeye mecburdur. Masrafı tecavüz edene ait olmak üzere, hükmün en fazla 3 gazetede ilanı talep edilebilir. 

Manevi haklara tecavüz halinde:

Eser haksız olarak değiştirilmiş ise hak sahibinin yapabileceği talepler:

  1. Eser sahibi, değiştirilmiş şekilde çoğaltılmasını yayım ve temsili eden tarafa karşı düzeltme veya bunlaın eski haline getirilmesini talep edebilir.
  2. Güzel sanat eserlerinde eser sahibi asıldaki değişiklikleri kendisi tarafından yapılmadığını veya eserdeki adının kaldırılması veya değişirilmesini talep edebilir.

Mali haklara tecavüz halinde:

  1. Eseri, icrayı, fonogramı veya yapımları hak sahiplerinden bu Kanuna uygun yazılı izni almadan, işleyen, çoğaltan, çoğaltılmış nüshaları yayan, temsil eden veya hertürlü işaret, ses veya görüntü nakline yarayan araçlarla umuma iletenlerden, izni alınmamış hak sahipleri sözleşme yapılmış olması halinde isteyebileceği bedelin veya bu Kanun hükümleri uyarınca tespit edilecek rayiç bedelin en çok üç kat fazlasını isteyebilir.
  2. İzinsiz çoğaltılan kopyalar satışa çıkarılmamışsa hak sahibi çoğaltılmış kopyaların, çoğaltmaya yarayan film, kalıp ve benzeri araçların imhasını veya üretim maliyet fiyatını geçmeyecek uygun bir bedel karşılığında kendisine verilmesini ya da sözleşme olması durumunda isteyebileceği miktarın üç kat fazlasını talep edebilir. Bu husus, izinsiz çoğaltanın hukuki sorumluluğunu ortadan kaldırmaz. Bedel talebinde bulunan kişi, tecavüz edene karşı onunla bir sözleşme yapmış olması halinde haiz olabileceği bütün hak ve yetkileri ileri sürebilir.
  3. Tecavüzün Men’i Davası: Mali veya manevi haklardan tecavüz tehlikesine maruz kalan eser sahibi muhtemel tecavüzün önlenmesini dava edebilir.
  4. Tazminat Davası: Manevi hakları ihlal edilen kişi, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat ödenmesi için dava açabilir. Mali hakları ihlal edilen kimse ise, tecavüz edenin kusuru varsa haksız fiillere ilişkin hükümler çerçevesinde tazminat talep edebilir. Tecavüze uğrayan kimse tazminattan başka temin edilen karın kendisine verilmesini de isteyebilir.

Çeşitli Hükümler

Eser sahibinin hakları ile bağlantılı haklar şunlardır (FSEK MADDE 80):

  1. Eser sahibinin haklarına komşu haklar
  2. Filmlerin ilk tespitini gerçekleştiren film yapımcısı, eser sahibinden ve icracı sanatçıdan mali hakları kullanma yetkisini devraldıktan sonra aşağıda belirtilen haklara sahiptir.

5846 sayılı FSEK madde 86 hükmünde resim ve portreler için; “Eser mahiyetinde olmasalar bile, resim ve portreler tasvir edilenin, tasvir edilen ölmüşse 19 uncu maddenin birinci fıkrasında sayılanların muvafakati olmadan tasvir edilenin ölümünde 10 yıl geçmedikçe, teşhir veya diğer suretlerle umuma arzedilemez.”  Bahsi geçen madde ışığında çok önemli bir hususa dikkat çekmeliyiz ki, eser mahiyetinde “olmayan” eserler de korumaya tabii tutulmuştur. Eser sahibi, Umuma arz salahiyeti ve adın belirlenmesi salahiyetini, izni olmadan tasvir edilenin ancak ölümünden sonra 10 yıl geçmesiyle teşhir veya diğer şekillerde umuma arz edilebilir. Bu doğrultuda, örneğin; eser mahiyetinde olmayan bir fotoğrafı, sahibinin rıza olmaksızın kullanmak.

Konuyla alakalı açık bir yargıtay kararlarını incelemek gerekirse:

T.C. YARGITAY 11. HUKUK DAİRESİ E. 2019/1117 K. 2019/8033 T. 10.12.2019 kararında; “Mahkemece, iddia, savunma, bozma ilamı ve tüm dosya kapsamına göre, davacının fotoğraf ve görüntülerinin davalı tarafından internet ortamında tespit edilerek izni alınmaksızın kullanıldığı, eylemin davalının ticari faaliyetinin konusunu oluşturan spikerlik eğitimiyle ilgili yani ticari amaçlı olduğu, bu durumun FSEK’in 86. maddesinde belirlenen davacıya ait fotoğraf ve görüntülerin izni olmadan teşhir ve diğer suretlerde umuma arzı niteliğinde bulunduğu, somut olayda aynı maddede sınırlı olarak belirlenen muvafakat gerektirmeyen istisnai hallerden birinin de bulunmadığı, davacının fotoğrafının ve görüntüsünün izinsiz olarak kullanımı sebebiyle kişilik haklarının örselendiği ve manevi huzursuzluk yaşadığı gerekçesi ile kullanımın niteliğine, tarafların mali ve ekonomik durumlarına, sosyal durumlarına göre davanın kabulüne 5.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmiştir.” Uyarınca müvekkilin zararı açıkça ifade etmiştir.